ProSandArt sizi 2006 yazında tarih, kültür, sanat, eğlence gibi çok farklı ilgi ve ihtiyaçlara seslenen benzersiz bir etkinlikle buluşturuyor. Haziran – Eylül ayları boyunca Antalya Lara Plajında yeni ve ilginç bir olaya tanıklık edeceksiniz. Türkiyenın ilk Kum Şehri 'nde gördüklerinizi asla unutamayacaksınız.

Yeni ve özgün bir sanat olan Kum Heykel Sanatının en çarpıcı örnekleri farklı ve benzersiz bir tema ile yalnızca 4 ay için karşınıza çıkacak.

En renkli ve en kısa ömürlü Dünya şehri olacak Lara Kum Şehri 'nin bu yılki teması da ölümsüz ve benzersiz bir hazine: Anadolu.

Sayısız uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Anadolu, görkemli efsaneleriyle Lara Kum Şehri'ne konu olacak ve sizlere unutulmaz anlar yaşatacak.

Kültürden kültüre, kuşaktan kuşağa aktarılan Anadolu Efsaneleri , insanlığın evrensel ve ortak zenginliğini Lara Kum Şehri'nden dünyaya duyurarak, medeniyetler buluşmasının binlerce yıldır Anadolu topraklarında gerçekleşmiş olduğunu ve daha nice yıllar bu anlamlı ve önemli buluşmaya ev sahipliği yapacağını sergileyecek.

Kum Şehri gezip görenler bu keyifli sanat diyarında neler mi öğrenecek? Birkaç örnek verelim ve gerisini görmek isteyenleri şehrimize davet edelim.

Zeus, Truva Savaşını Balıkesir'in Kaz Dağı'ndan izlemiştir. Tarihteki ilk güzellik yarışması da yine, Zeus'un da doğum yeri kabul edilen Kaz Dağı'nda gerçekleşmiştir.

M.Ö. 1 yy.'da Bergama Kralı Attalus adamlarına yeryüzünün en güzel yerini, dünyadaki cenneti bulma görevini verdiğinde, Kral adamlarının buldukları yeri görünce burasının dünyanın cenneti olduğuna ikna olur ve burada Attaleia adlı bir kent kurulur. Burası güzel Antalya'mızdan başka bir yer değildir.

Kum Şehri'nden yalnızca bir buçuk saat uzaklıkta bulunan önemli bir Likya kenti olan Patara'da doğduğu düşünülen ve tüm dünyada Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicholaos…

Hem Hıristiyanlık hem de İslamiyet açısından öneme sahip olan ve Hıristiyanlığın yayılma döneminde Roma İmparatorunun zulmünden kaçan ve Yedi Uyurlar olarak bilinenlerin sığındığı Eshab-ı Kef mağarası. Kur'ân-ı Kerîm'in 17. suresi olan el Kehf'te, nispeten tafsilatlı sayılabilecek bir kıssa anlatılmaktadır. Bu kıssa, bir grup gencin, zalim bir hükümdardan ve toplumdan kaçarak sığındıkları mağarada 309 sene uyumalarını ve sonra uyandırılmalarını anlatır. Nuh tufanı gibi anonim olan ve dünyanın çeşitli yörelerindeki pek çok toplumun efsanelerinde yer alan Eshab-ı Kehf olayının nerede ve hangi devirde yaşandığına dair kesin bir bilgi yoktur. Her toplum, kendi bölgesinde yaşandığını iddia etmiştir.

Tarsus ve çevresindeki en önemli ve en eski efsanelerden biri olan Şahmeran Efsanesi. Şahmeran Efsanesi, Tarsus ve çevresinde yaşayan insanın, yaşadığı çağın kültürel değerleriyle çağdan çağa değiştirilmiş, süslenmiş ve gelecek kuşaklara aktarılmış olan söylencelerin kuşkusuz en uzun ömürlü olanıdır.

Yüzyıllar boyu farklı hikayeleri ile anılan Kız Kulesi'nin geçmişi 2500 yıl öncesine dayanır. Kuleye adını veren efsane ise son derece ilginçtir ve Ovidius'un kaydettiği bir aşk hikayesidir. Hero ile Leandros adlı iki gencin hüzünlü aşkını anlatan bu hikaye, Hero'nun kuleden ayrılmasıyla başlar. Hero Afrodit'in rahibelerindendir ve aşka yasaklıdır. Yıllar sonra Afrodit'in tapınağında yapılan bir törene katılmak için kuleden ayrılır ve orada Leandros ile karşılaşır. Birbirine aşık olan iki genç, Leandros'un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar. Kızkulesi her gece iki gencin gizli aşkına ve yasak sevişmelerine tanıklık eder. Leandros'un yüzerek kuleye geldigi fırtınalı bir günde Hero'nun yaktığı sevda ateşinin feneri söner. Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros boğazın sularına gömülür. Sevgilisinin öldüğünü gören Hero da kendini Kızkulesi'nden boğazın sularına bırakır. Kavuşamayan aşıklara atfen anlatılan bu hikayeden başka bir de; Kleopatra'nın sonuna benzer bir sonun anlatıldığı yılan hikayesi vardır. Kehanete göre kralın birine, çok sevdiği kızı onsekiz yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak ölecegi söylenir. Bunun üzerine kral denizin ortasındaki bu kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir. Kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesin tenine süzülerek zehrini boşaltır. Kral, kızına demirden bir tabut yaptırarak Ayasofya'nın giriş kapısının üstüne yerleştirir.

Yine Anadolu'da geçen başka bir efsaneye göre Marsyas adındaki bir Satiros (Keçi ayaklı, sivri kulaklı yarı insan yarı hayvan yaratıklar) bir gün kırlarda dolaşırken Athena'nın icat ettiği ancak çalarken yüzü çirkinleştiğinden fırlatıp attığı flütü bulur ve bir tanrıçanın eseri olduğu için çok güzel sesler çıkaran flütü çalmaya başlar. Bir süre sonra marifetin kendisinde olduğuna inanmaya başlayarak kendini Apollon'a rakip görmeye başlar. Bunun üzerine Apollon kazananın kaybedene istediğini yapabilmesi şartıyla Marsyas ile bir yarış yapmaya karar verir… Bu Kral Midas'ı konu alan efsanedir.

Örnekleri çoğaltmaya son verip, kısa başlıklarla Anadolu Efsaneleri'ne değinelim ve devamı için sizi aramıza bekleyelim:

Amasya'daki Dağı deldiğine inanılan Ferhat ile Şirin'in aşkı;

Manisa Spil Dağındaki kadın başı şeklindeki Ağlayan Kaya;

Nuhun Gemisi;

Gordion Düğümü;

Amazonlar;

Ahtamar;

Hazar Gölü;

Çayda Çıra oyununun öyküsü;

Kosova Savaşı'ndaki kan gölü ve buna yansıyan ay ve yıldızdan doğan bayrak efsanesi;

Nemrut;

Hazerfen Ahmet Çelebi…

ve daha pek çok Anadolu Efsanesi, Lara Kum Şehri'nde Kum Heykel Sanatının anlatımıyla sizinle buluşmayı bekliyor.